Değişimlerin çoğunluğu olumsuz olmak üzere değişen ve dönüşen doğamızda iklim değişikliği kaynaklı bir çok olaya maruz kalıyoruz. Bunlar etkilerini yıkıcı, direkt ve sert bir şekilde heyelan, sel, büyük çaplı ve genellikle ormanlık alanları etkileyen yangınlar gibi felaketler ya da kuraklık, su kaynaklarının tükenmesi, verimli tarım arazilerinin azalması, anormal seviyedeki sıcak hava dalgaları gibi dolaylı, yavaşça gelişen ama her seferinde toplumda büyük etkiler bırakan olaylar olabiliyor. Ve bu etkiler maddi olduğu kadar, manevi/ruhsal boyutlarda da var oluyor. Bireylerin psikolojisinin bireyin yaşadığı her olaya, etkileşimi kendi içinde ya da hem kendi içinde hem de dışında tepki göstermesi insanın kendiliğinden gelen bir özelliği iken, bu tarz çevresel felaketlere göstermemesi düşünülemezdi.
Literatüre “climate anxiety, eco-grief , climate doom , solastalgia, or eco-worry” gibi isimlerle de geçen “eco-anxiety” yani eko-anksiyete ; iklim değişikliğine, iklim değişikliğinin ve çeşitli faktörlerin sebep olduğu doğa felaketlerine gösterilen üzüntü, keder, umutsuzluk ve bunların devamıyla geleceğe karşı umutsuz bir bakış açısına sahip olmaya yol açan kronik olabilen bir kaygı türüdür. İklim değişikliğinin ve yıkıcılığından etkilenen herkes bu kaygı türüne hedeftir, kısaca hepimiz. Genellikle “çevresel felaketlere kronik korku, kaygı” olarak da tanımlanır. Eko-anksiyete konusundaki anahtar kelimelerimiz olarak “öfke, güçsüzlük, baskılanmış, umutsuzluk, yardımsızlık” ı verebiliriz.
Eko-anksiyete tek başına teşhis edilebilir bir durum ya da bir hastalık olarak sayılmasa da, başka bir psikolojik tepkiyi tetikleme olasılığı çok yüksektir. Aynı zamanda hali hazırda kronik anksiyete bozukluğu yaşayan bir birey için tetikleyici olarak karşımıza çıkabilir. Semptompları her zaman tek başına kendisini belli etmese de, kaygıyla bağlantı olarak ortaya çıktıkları sıkça gözlenmiştir. Bu durumu yaşayan farklı bireyler farklı farklı şekillerde reaksiyon verseler de başlıkları genel olarak endişe, derin düşüncelere dalma, sinirlilik, uyku bozukluğu, iştah kaybı, panik ataklar, kalp atış hızının artması, sığ nefes alma, konsantrasyon güçlüğü yaşama veya gösterme olarak toplayabiliriz. Kronik hale gelme riski de süreç konusunda daha korkutucu bir izlenim bırakıyor.
Eko-anksiyeteden etkilenme büyüklüğü bireylerin etkisi altında olduğu koşullara göre(yaşanılan yer, yaşanılan olaylar, etkisi altında bulunduğu iklim, yaşam koşulları…) değişebilmektedir, mantıken de baktığımızda Libya’da yaşayan bir gencin Finlandiya’da yaşayan bir gence göre daha büyük bir eko-anksiyete yaşaması daha olasıdır. Başka bir örnek olarak da; bütün gününü herhangi yapay bir teknolojiye maruz kalmadan geçiren evsiz bir bireyin, ona zıt olarak bütün gününü klimalı ofisinde, klimalı evinde, klimalı arabasında geçiren bir bireye göre daha çok eko-anksiyete altında kalması daha olasıdır.
Genellikle gençlerin (özellikle 18-25 yaş aralığı) eko-anksiyete konusunda diğer yaş gruplarına göre daha şanssız olduğu düşünülüyordu, ama bazı araştırmalar iklim krizinin herkesin “problemi” olduğunu ortaya koydu. Tarımdan, ekonomiye, siyasetten, sosyal hayata kadar iklim krizinin etkilerini güçlü bir şekilde hissediyoruz, hissetmeye de devam edeceğiz. Kişisel fikrim olarak bazı kesimler her ne kadar gençlerin daha çok eko-anksiyete mağduru olduğunu düşünse de ben yaşlı kesimin de ayrı bir şekilde kötü etkilendiği kanısındayım; günümüzün büyükleri çocukluklarında günümüzden çok daha yeşil bir Dünya’da doğdu ve büyüdü, iklim krizinin yıkıcı etkisinin bizzat şahidi oldular ve bu da bence onların durumun önemini daha çok kavramalarına neden olmuş olabilir.
Gittikçe daha da artan iklim değişikliğine bağlı olarak eko-anksiyetenin de artacağı bir gerçektir. 21. yüzyıl insanının baş etmesi gereken sorunlara bir yenisi daha da eklense de umudu kesmek için henüz çok daha erken. Harekete geçmek ve bir etki yaratmak hepimizin ellerinde, unutmamalıyız ki tarihteki her gelişim bir probleme karşı kaygılı bir tutum gittikçe artan endişe ve korkuyla birlikte harekete geçme isteğiyle doğmuştur.
Ege Nur Çiftçi
Kaynakça;
Görsel Kaynakçası;
Comentários